Dedim Dedik Ne Demek?
Ankara’da büyüdüm, 25 yaşındayım ve ekonomi okudum. Genç bir yetişkin olarak hayatın içinde, işin içinde farklı insanlar gördüm, farklı karakterlerle karşılaştım. Ve hep bir şey dikkatimi çekti: Ne zaman bir konuda “dedim dedik” desek, işler garip bir hâle gelirdi. İnsanlar hemen savunmaya geçerdi, bir anda bir ego savaşı başlardı. Bu kadar basit ve sıradan görünen bir cümle, öylece herkesin duygularını tetikleyebilirdi.
Ama gerçekten, “dedim dedik” ne demek?
Bir Çocukluk Hatırası: Dedim Dedik, İşte O An
Bunu anlamanın en güzel yolu çocukluk yıllarımdan bir anı paylaşmak. Bir gün mahalledeki çocuklarla oyun oynuyorduk. Beni hatırladığım kadarıyla hep liderlik yapmaya çalışan, ama aynı zamanda diğer çocukların da gönlünü almayı seven bir tiptim. O zamanlar futbolu çok severdim, ama topa tekme atarken bir yandan da “bütün takımı ben yönlendireyim, ben ne dersem o olur” mantığında olan bir çocukluk dönemim vardı. “Dedim dedik” işte tam burada devreye girdi.
Bir gün topu alıp şut çekmeye başladım, ama top tam istediğim gibi gitmedi. O kadar sinirlendim ki, hemen “ben böyle istedim, ben böyle dedim, bu top da böyle gidecekti” dedim. Tabii, o günkü arkadaşlarım neye uğradığını şaşırdı. “Yok ya, bu topun böyle gitmesi için hava koşulları uygun değildi, biraz daha dikkat etseydin” dediler. Ama ben hala “dedim dedik” mantığıyla hareket ettim, çünkü o anı, o şartları ben yaratmışım gibi hissetmiştim.
O zamanlar, “dedim dedik” kelimesinin gücünü anlamamıştım. Bu kelime, aslında bir şeyin değiştirilmesi değil de sadece bir kişinin inatla kendi fikrini doğru sayma arzusunun bir yansımasıydı. Zamanla hayatımda daha fazla gördüm ki, “dedim dedik” yaklaşımı, genelde bir egoyu besler, bir tıkanma yaratır ve insanları karşısında ister istemez savunmaya geçirir.
İş Hayatındaki İlk Deneyimler: Dedim Dedik ve Takım Çalışması
İlk işime başladığımda bir finans departmanında çalışıyordum. O günlerde, verilerle uğraşmak benim için bir tutku halini almıştı. Çünkü sayılarla konuşmak, her zaman bir mantık çerçevesi içinde ilerlemek, daha güven vericiydi. Ama iş hayatında öğrendiğim bir şey vardı: “Dedim dedik” yaklaşımını sadece ben değil, herkes zaman zaman kullanıyordu.
Bir toplantıda, bir arkadaşım sunum yapıyordu. Verilere dayalı bir proje önerisi vardı ve sunum sırasında her şey oldukça netti. Ancak bir noktada bir yönetici müdahale etti ve “Bence öyle değil, çünkü ben böyle düşünüyorum” dedi. Sunum devam etti, ancak yönetici, her şeyin tam da istediği gibi gitmesini istedi. “Dedim dedik” dediği noktada herkes bir süre sessiz kaldı. Yani, bu basit bir müdahale değil, bir inatlaşma haline dönüştü. O anda şunu fark ettim: “Dedim dedik” deyip bir işi istemek, bazen veriler ve gerçeklerden daha güçlü olabiliyor. Çünkü insan psikolojisi devreye giriyor ve bir kişi, inandığı şeyi herkese kabul ettirmeye çalışıyor.
Bu gibi durumlarda, aslında “dedim dedik” değil, “hep birlikte karar verelim” yaklaşımı daha sağlıklı sonuçlar veriyor. Ama ne yazık ki, birçok durumda, bir kişi kendi dediğini geçerli kılmak için çok daha fazla çaba harcıyor.
Dedim Dedik Dediğimizde Neler Oluyor?
Düşünce dünyasında “dedim dedik” demek, aslında çok yaygın bir davranış. Birçok insan, düşüncelerini başkalarına kabul ettirirken ya da iş hayatında bir karar verirken, bu tür bir yaklaşımı tercih ediyor. Ancak bu tutum, her zaman istenen sonuca ulaşmayabiliyor.
Verilerle ilgili bir örnek vermek gerekirse, geçtiğimiz yıllarda yapılan bir araştırma, “dedim dedik” tutumunun karar alma süreçlerinde genellikle yanlışa yol açtığını ortaya koymuştu. Yani, bir karar verilirken sadece kendi görüşüne dayanan bir bakış açısı, çoğu zaman verilerin sunduğu gerçekleri göz ardı edebiliyor. Bu da sonrasında hatalı kararlar alınmasına neden olabiliyor. İnsanlar, objektif veriler yerine, kendi inançlarını ve fikirlerini her zaman doğru sayarak hareket edebiliyorlar.
Bu noktada, verilerin gücünü anlayan biri olarak şunu rahatça söyleyebilirim ki, “dedim dedik” yaklaşımı, sadece anlık bir ego tatmini sağlıyor, ama uzun vadede hatalı sonuçlara yol açabiliyor.
Sonuç: Dedim Dedik mi, Birlikte mi?
Günümüzde, hayatın pek çok alanında “dedim dedik” yaklaşımı çok sık karşımıza çıkıyor. Bu hem iş hayatında, hem kişisel ilişkilerde hem de toplumda belirli bir güç ve egonun gösterisi olarak kendini gösteriyor. Ancak, en sonunda şunu unutmamak lazım: “Dedim dedik” demek, bazen yanlış sonuçlar doğurur. Veriler, somut bilgiler ve başkalarının görüşlerine saygı duymak, genellikle daha verimli ve sağlıklı kararlar almamıza yardımcı olur.
Sonuç olarak, bir karar alırken ya da bir konu hakkında fikir belirtirken, “dedim dedik” demek yerine, birlikte çözüm üretmek, herkesin görüşünü dinlemek çok daha sağlıklı olacaktır.